Pazar, Ocak 08, 2006


KIZILKAYA-AKSARAY ÇALIŞMASI 1994-1995

1994-95 yıllarında Orta Anadolu'da Melendiz Ovası'nda Melendiz Irmağı kıyısında yer alan Kızılkaya köyünde 18 ay süresince alan araştırması gerçekleştirildi. Kızılkaya, Aksaray' ın 25 km güneydoğusunda, Aşıklı Höyük olarak adlandırılan ve 1989 yılından başlayarak kazılan tarihöncesi yerleşmenin bir kilometre kuzeyinde yer almaktaydı. 2002'ye dek İstanbul Üniversitesi tarafından sürdürülen kazılarda Aşıklı Höyüğün çanak çömleksiz Neolitik döneme ait bir yerleşme olduğu ve ekonomisinin kısmen tarım, kısmen de avcılık ve toplayıcılığa dayandığını göstermiştir. Bu Neolitik yerleşmenin en ilginç unsurları arasında uzun süreli bir yerleşime işaret eden oldukça iyi korunmuş kerpiç mimarisi ve obsidyen aletleri sayılabilir. Arkeolojik verilerden, bu yerleşmenin çağı için çok geniş, iyi organize olmuş ve olasılıkla aynı zaman diliminde birkaç yüz kişinin birlikte yaşadığı bir köy olduğu anlaşılmaktadır.
Aşıklı yerleşimiyle aynı fiziki çevreyi paylaşan Kızılkaya köyünde geçim ekonomisi araştırmaya değerdi. Bugün Orta Anadolu'nun kıraç, ağaçsız bozkırlarına bakıldığında bu toprakların tarih öncesi bir yerleşim için ne gibi bir çekiciliği olduğunu anlamak zordu. Ancak, çok sayıdaki eski yerleşim yerinin varlığı, çevrenin geçmişte daha farklı olması gerektiğinin de göstergesiydi. Çeşitli paleo-çevre araştırmaları Holosen dönemde iklimin bugünkünden çok da farklı olmadığını ve orijinal step bitki örtüsünün de insan eliyle yapılan tahripleri saymazsak aşağı yukarı aynı olduğunu göstermekteydi. Her ne kadar bugünkü genel görünüm, 9000 yıl öncesinden tamamen farklıysa da, çevreyi yakından incelediğimizde, ağaçların kesilmesinden, meraların aşırı otlatma ile tüketilmesinden ve sayısız hayvan ve bitki türünün yok olmasından önceki döneme ait izler, ipuçları görmek mümkündü. Böylesi bir inceleme, geçmiş fiziki çevrenin yeniden kurgulanmasına yardımcı olacak ipuçlarını da içermekteydi.
300 hane ve yaklaşık 1300 nüfuslu Kızılkaya köyü ekonomisi tahıl ağırlıklı tarım ve kısmen bahçecilik ile küçük ölçekli koyun ve sığır hayvancılığına dayanmaktaydı. Günümüz köy ekonomisi her ne kadar bölgesel, ulusal ve hatta uluslararası sistemlerle ilişkideyse de, doğal kaynakların kullanımında pazar ekonomisi öncesine ait tekniklere ilişkin bilgiler hala canlıydı ve geçmiş ekonomik yapıya ilişkin önemli veriler içermekteydi.
Çalışma ilerledikçe, ot toplayıcılığına ait önemli miktarda malzeme derlendi. Bitkilerin gıda, yakacak ve yem olarak kullanımlarının yanı sıra dokuma ve sepet yapımında, uyuşturucu, yapışkan, süpürge, boyar madde, nazarlık ya da ilaç olarak kullanıldıklarını gözlendi ve belgelendi. Ön çalışmalar, toplayıcılık unsurunun erken Neolitik dönem ekonomisiyle karşılaştırmalar için belki de en uygun ve fakat Anadolu'da henüz hiç çalışılmamış bir alan olduğunu gösterdi. Böylece geleneksel geçim ekonomisini bir bütün olarak incelemenin yanı sıra, araştırmanın ağırlığı toplayıcılık, özellikle bitki toplayıcılığı ve bitki kullanımına kaydı. Ekonominin tarım, hayvancılık, avcılık gibi diğer unsurları, toplayıcılıkla ve birbirleriyle ilişkileri sürekli göz önünde tutularak incelendi.
Köy ekonomisine olabilen en geniş kapsamda bakarak, bu ekonomi içinde ot toplayıcılığının yerini gerek otların besin değeri, gerek mevsimsel özellikleri ve gerekse kaynak kullanımı ile yaşamsal risklere karşı sigorta özellikleriyle değerlendirmeye çalışıldı. Her ne kadar bu bilgileri kesin sayısal değerlere dönüştürmek ve verileri prehistorik ekonominin koşullarına uyarlamak çok zorsa da bu zorlu uğraş umulandan daha verimli sonuçlar verdi. Aksaray çalışmasında 1050-2000m. yükseklikler arasında toplanan 600 kadar bitki örneğinden 340 tür (73 familyada) saptandı, bunların 300 kadarının yerel halk tarafından kullanıldığı belirlenip yerel adları kaydedildi. 100 bitki türünün yendiği, 44'ünün sadece ilaç olarak halk tıbbında kullanıldığı, 170 türün hayvan yemi ve 15 kadar türün yakacak olarak değerlendirildiği öğrenildi. El sanatları ve yağ çıkarımı, nazarlık gibi diğer amaçlarla kullanımlar da kaydedildi. Anadolu'nun bu sınırlı bölgesinde rastlanan bitki bilgisi birikimi, ot toplama geleneğinin önceleri sanılandan daha uzun süreli ve temel bir kültür değeri olduğunu ortaya koydu.
Bu çalışma süresince toplanan Türkiye'nin B5 karesine ait 600'e yakın bitki örneği Gazi Üniversitesi Botanik Bölümünden elemanların özverili çalışmalarıyla tanımlanmıştır. Örneklerin büyük bölümü GAZI Herbaryumu' nda korunmaktadır.
Çalışma, Mayıs 1997'de doktora tezi olarak Washington Üniversitesi'nce (St. Louis,USA) kabul edildi. "An Ethnoarchaeological Study of Subsistence and Plant Gathering in Central Anatolia" (ORTA ANADOLU'NUN GELENEKSEL GEÇİM EKONOMİSİNDE YABANİ BİTKİLERDEN YARARLANMA: ETNOARKEOLOJİK VE ETNOBOTANİK BİR ÇALIŞMA ) adıyla sunulan tez çalışmasının bazı bölümleri makaleler olarak yayımlandı (bakınız yayınlar), Türkçesinin yayımı üzerinde çalışılmaktadır.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

çok iyi olmus köyumuzu tanıttıgınız için tesekkürler

Adsız dedi ki...

harika bi çalışma olmuş